Atatürk’ün Ölümünden sonra…

Sene 1938, 10 Kasım… İstanbul Üniversitesi’nde saat 9’u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş… Bir alman profesör var, Hukuk Fakültesi’inde, o da duymuş, şaşırmış. Derse girsin mi, girmesin mi, bir türlü karar veremiyor. O sırada aklına rektöre müracaat etmek gelir. Kalkar, yanına gider. Aralarında şu konuşma geçer: ”Efendim, mütereddidim. Acaba ne yapsam ? ””Sizde büyük bir adam ölümce ne yaparlarsa, onu yapın.” ...

”Gazi’yi tanır mısın baba?”

Salih Bozok anlatıyor:  Bir gün Çankaya civarında bir köylü evine gitmiştik. Girdiğimiz kulübede, ihtiyar bir köylü ile karısı oturuyordu. Bize ikram ettikleri kahveleri içerken Atatürk, köylü ile konuşmamı söyledi. Ben bu emre itaat için ak sakallı köylüye ilk aklıma gelen suali sordum: “Gazi’yi tanır mısın baba ?” İhtiyar beni, saçma sapan bir sual sormuşum gibi alaycı bir şekilde süzdü: “Gazi’yi ...

Atatürk’ün Japon veliahtınıyla olan anısı

Japon Veliahtı Türkiye’yi ziyarete gelmiştir. Büyük ve mükellef bir ziyafet sofrasında yenilir, içilir. Atatürk, bir aralık Japon tarihinden söz açar ve bir meydan muharebesini anlatır. Japon veliahtı hayret etmiştir. Atatürk, tarihten mitolojiye geçer ve yine Japon mitolojisinden konuşmaya devam eder. Veliaht’ın ağzı açık kalır. Söz nihayet edebiyata intikal eder, Atatürk: “Japon Şiiri’nin dünya edebiyatında çok büyük etkileri vardır…” diyerek meşhur ...

”Merhaba asker!”

Ziya Kılıç anlatıyor: Yıl 1909… Beşinci kolordu kurmay başkanlığına katılan Yüzbaşı Mustafa Kemal, Selanik’teydi. 38. Merkez Alayı Kumandanı Albay Saadettin Bey tedavi için İstanbul’a gitmek üzere izin aldı. Saadettin Bey’in, yerine kimi bırakacağını herkes merak ediyordu. Sonradan Saadettin Bey’i Kolağası Mustafa Kemal’in temsil edeceğini öğrendik. Şaşırdık. Çünkü Mustafa Kemal henüz kıdemli bir yüzbaşıydı, kendinden daha üst rütbede olanlar vardı.Büyük rütbeli ...

”Genelgeyle devrim olmaz.”

Ahmet Hidayet Reel anlatıyor: 1924 yılının ilkbaharıydı. Erzurum ve Pasinler’de depremde birçok köyün evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler’e gelen Atatürk, halkın içinde ihtiyar bir köylüye yaklaştı: “Depremde çok zarar gördün mü, baba ?” diye sordu. Atatürk ihtiyarın şüphesini görünce tekrar sordu: “Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin ?” İhtiyar, Kürt şivesiyle:“Valle Padişah bilir!” dedi. Atatürk gülümsedi. Yumuşak bir ...

Övülmeyi sevmezdi…

Atatürk ne kadar bir asker, komutan, yönetici olsa da; duyguları, sevinçleri, sinir ve neşesi bizden biriydi. Ulusuyla bütünleşme yöneliminin en tipik göstergelerinden biri de şu kısa öyküde belirlenir: Cumhuriyetin on ikinci yıl dönümü için bir sıra dövizler hazırlanmıştır. Bunlar içinde şöyleleri vardır: “Atatürk bizim en büyüğümüzdür.”, ” Atatürk bu milletin en yücesidir.” “Türk Milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.” ...

“Herkes için lüzumlu bir ihtar…”

Muzaffer Kılıç anlatıyor: Erzurum’dan kongre için Sivas’a geldiğimizde, Mustafa Kemal’in karargahı olarak, Sivas lisesini hazırlamışlardı. Paşa, kendisine hazırlanan odaları dolaşırken, yatak odasında, karyolanın arkasında bulunan sarı satırlı atlas yastık gözüne ilişti. Yastığın üzerinde, koyu renk bir ibrişimle işlenmiş şu beyit vardı: Cihanın cahına mağrur olup incitme insanı. (Dünyanın şaşasıyla gururlanıp incitme insanları)Süleyman-ı zaman olsan bırakırsın bu eyvanı (Zamanın Süleymanı da ...

”Büyük geçmiş olsun.”

Atatürk, yurdumuzu ziyaret etmekte olan Yugoslav Kralı Aleksandr ile İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda konuşurken, konuk Kral şöyle der: “Ekselans. Biz Türkleri çok severiz. O kadar çok ki, vaktiyle Cihan harbi’nin sonunda Lloyd George Batı Anadolu’yu Yunanistan’a teklif etmeden evvel bize teklif etmişti. Fakat biz Yugoslavlar, Türkleri çok sevdiğimiz için George’un bu önerisini kabul edip Anadolu seferine çıkmadık.” Atatürk, Kral’ın bu sözlerine ...

Atatürk’ün Amerikalı gazeteciyle olan anısı

Niyazi Ahmet Banoğlu anlatıyor: Bir Amerikalı kadın gazeteci, Atatürk’e:“İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz ? ” diye sormuş ve şu cevabı almıştı:“Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür.” ...

GÖNÜLLÜ OLARAK KATIL